Et ve Süt Kurumu’nun 2017 ithalat faturası 3.1 milyar lira

Et ve Süt Kurumu’nun 2017 ithalat faturası 3.1 milyar lira

Halkın sağlıklı ve güvenilir et tüketmesi için 1952 yılında kurulan Et ve Balık Kurumu bu görevi 1980’li yıllara kadar başarıyla sürdürdü.

Türkiye’de hayvancılığın geliştirilmesi,besiciliğin desteklenmesi, yerli üretimin artırılması, halkın sağlıklı ve güvenilir et tüketmesi için 1952 yılında kurulan Et ve Balık Kurumu bu görevi 1980’li yıllara kadar başarıyla sürdürdü. Türkiye 1980’li yıllara kadar kendi et ihtiyacını karşılamanın yanı sıra Ortadoğu’nun canlı hayvan ve et tedarikçisi konumundaydı.

Dışa açılma politikaları adı altında 1980’li yıllarda başlayan ithalat ve özelleştirme furyası ile Süt Endüstrisi Kurumu, Yem Sanayi A.Ş ile Et ve Balık Kurumu özelleştirme kapsamına alındı. Et ve Balık Kurumu’nun 19 işletmesi satılırken, 3 işletmesi kapatıldı ve 5 işletmesi ise başka kurumlara devredildi. Kalan 8 işletmesi ile Et ve Balık Kurumu 2005 yılında o zamanki adıyla Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesine alındı. Daha sonra 2013 yılında Et ve Balık Kurumu’nun adı Et ve Süt kurumu olarak değiştirildi.

İthalat ofisine dönüştürüldü

Yerli üretimi desteklemek,hayvancılığı geliştirmek amacıyla kurulan et ve Balık Kurumu özellikle 2010 yılında başlayan ithalat furyası ile yerli besicileri destekleyen kurum olmaktan çıkarılarak ithalat ofisine dönüştürüldü. Yerli üretimi desteklemek bir yana yaptığı ithalatla yerli üretime büyük darbe vuran kurum haline getirildi.

Et ve Süt Kurumu’nun geçen hafta bir bölümünü yayınladığımız 2017 Sektör Değerlendirme Raporu’nda devletin yerli üretim yerine ithalata nasıl kaynak aktardığını, kendi çiftçisine vermediği desteği nasıl başka ülke çiftçilerine aktardığını çok net olarak ortaya koyuyor. Üretimi planlamak ve besiciyi desteklemek için 2011 yılında başlatılan “Sözleşmeli Besicilik Modeli” nin ithalatla nasıl yok edildiği de yine bu raporda yer alıyor.

Sözleşmeli Besicilik Projesi

Et ve Süt Kurumu, hayvancılığın bir meslek olarak yapılmasına katkıda bulunmak, besicilere pazar ve fiyat garantisi oluşturarak hayvancılığın sürdürülebilirliğini güvence altına almak, besiciliği geliştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla 2011 yılında “Sözleşmeli Besicilik Projesi” başlattı.

Proje özünde çok doğruydu ve yerli üretimi desteklemeyi hedefliyordu.Besicilere devlet eliyle fiyat ve pazar garantisi sunan sözleşmeli besicilik modeli ile aynı zamanda üretim planlaması yapılması hedefleniyordu.

Sözleşme hükümleri çerçevesinde kesim takvimi belli olduğu için piyasaya düzenli et arzı sağlanacaktı. Üretici de yeni hayvan bağlama ve yem tedariki için yeni dönem planlaması yapabilecekti. Besiciler hangi dönemde ne kadar hayvan besleyeceğini, hayvanını nereye kaç liradan satacağını öngörebilecekti. Bu model ile randıman esaslı alım usulü ile üreticilerin yetiştirdikleri hayvanlardan maksimum verim almaları sağlanacak, besi olgunluğuna gelmeden hayvanların kesilmesi önlenecekti.

Büyük umutlarla başlayan proje ithalata kurban edildi

Proje kapsamında ilk yıl 57 besici ile sözleşme imzalandı. Bu üreticilerden sözleşme kapsamında 13 bin 833 büyükbaş hayvan alımı yapıldı. 2012’de besici sayısı 142’ye alınan hayvan sayısı 23 bin 810’a çıktı. 2013 yılında besici sayısı 340’a,alınan hayvan sayısı 25 bin 154’e ulaştı. 2014 yılında sözleşme imzalayan besici sayısı en yüksek seviyeye 1635’e yükseldi. Alınan hayvan sayısı ise 83 bin 617 başa yükseldi.

Et ve Süt Kurumu, projenin benimsendiğini düşünerek 2015 yılında küçükbaş hayvancılıkta da sözleşmeli modele geçti. 2015’te toplam 848 üretici ile sözleşme yapıldı ve bu besicilerden 113 bin 912 baş hayvan alındı.İthalatın hızla artması ile, 2016’da besici sayısı 376’ya düştü,alınan hayvan sayısı ise yarı yarıya azalarak 60 bin 668’e geriledi. İthalatın rekor üstüne rekor kırdığı 2017’de sözleşmeli üretim modeli adeta çöktü. Sadece 38 üretici ile sözleşme yapıldı. Bu üreticilerden 15 bin 393 baş hayvan alımı gerçekleştirildi.

Başka ülkelerin çiftçisi desteklendi

Büyük hayallerle başlatılan sözleşmeli üretim modeli bir yana bırakılarak, Et ve Süt Kurumu ithalat yapmakla görevlendirildi. Hükümet, 5 Mayıs 2016 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Et ve Süt Kurumu’na sıfır gümrükle canlı büyükbaş hayvan, sığır ve diğerleri olmak üzere ithal yetkisi verdi. Ayrıca, 31 Aralık 2016 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile 500 bin başlık canlı büyükbaş hayvan ithalatı için tarife kontenjanı verildi. Bakanlar Kurulu’nun 29 Temmuz 2017 tarihli kararı ile bu kez Et ve Süt Kurumu’na 500 bin baş canlı büyükbaş hayvan, 475 bin baş canlı koyun ve keçi, 75 bin ton taze/soğutulmuş büyükbaş hayvanların eti, 20 bin ton çeyrek karkas et ithalatı için tarife kontenjanı verildi. Bu ithalat kararların tamamı sıfır gümrükle canlı hayvan ve et ithalatı yetkisi veriyordu. Yerli üretim yerine ithalata tam destek veren kararlardı.

Yerli besici yerine yabancı besicilerle sözleşme imzalandı

Et ve Süt Kurumu’nun 2017 Sektör değerlendirme Raporu’nda verilen bu yetkinin nasıl kullanıldığı aynen şöyle anlatılıyor:”Avustralya, Meksika, Uruguay, Brezilya ve Avrupa Birliği ülkelerine piyasa araştırması ve inceleme yapılması amacıyla 65 farklı heyet görevlendirilmiş olup toplam 52 sözleşme imzalanmıştır. Söz konusu imzalanan sözleşmeler doğrultusunda, Kapıkule Gümrük Müdürlüğü, Bandırma, Derince, İskenderun, Mersin, Samsun, Tekirdağ ve Trabzon Limanları ile Kombinalarımızda ithal edilen hayvanların kabulleri yapılmıştır.Kurumumuz tarafından ithal edilen besilik sığırlar, 2017 yılı içerisinde de besici/firmalara bir program dahilinde yoğun bir şekilde satışları gerçekleştirilmiş olup 2017 yılı besilik hayvan ithalat miktarı 505 bin 446 baş olarak gerçekleştirilmiştir. Kurumumuz, 2017 yılında gerek kendi ihtiyaçları gerekse piyasayı regüle ederek et fiyatlarının düşürülebilmesinin sağlanması doğrultusunda kasaplık canlı hayvanın yanı sıra taze ve dondurulmuş karkas sığır eti ile kemiksiz sığır eti ithalatı gerçekleştirilmiştir.”

Kesimhaneler ithal hayvan için çalıştı

Et ve Süt Kurumu hem kendi ihtiyacı için hem de besicilere satmak için canlı hayvan ithal etti. Kesimhanelerinde yerli hayvan yerine büyük oranda ithal hayvan kesimi için çalıştırdı. Kuruma ait 9 kombinanın toplam büyükbaş hayvan kesim kapasitesi 635 bin baş. 2017’de bu kapasitenin yüzde 18’i kullanıldı. Toplamda 119 bin 35 büyükbaş hayvan kesimi yapıldı. Kesilen hayvanların 95 bin 212 başı ithal, 23 bin 823 başı yerli.

Hayvancılığın merkezi olarak bilinen ve iç piyasaya canlı hayvan temin eden Ağrı’da Et ve Süt Kurumu yıllık 80 bin büyükbaş hayvan kesim kapasitesine sahip Ağrı Kombinası’nda 2017 yılında sadece 166 adet yerli hayvan kesilirken bunun on katı daha fazla sayıda 1672 baş ithal hayvan kesimi yapıldı. Ağrı Kombinası sadece yüzde 2 kapasite ile çalıştı. Kapasitesinin sadece yüzde 4’ünü kullanan Bingöl Kombinası 90 bin büyükbaş kesim kapasitesi olmasına rağmen 1265 yerli ve 2 bin 74 baş ithal büyükbaş hayvan kesimi yapıldı. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın besi hayvancılığı bölgesi ilan ettiği Doğu ve Güneydoğu’da bile ithal hayvancılık destekleniyor. Bu şartlarda yerli üretim nasıl yapılacak?

İthalatın yoğun olarak yapıldığı batı bölgelerindeki kombinalar tamamen ithalata tahsis edilmiş. Sakarya Kombinası 90 bin baş kapasitesinin yüzde 43’ünü kullanarak 4 bin yerli hayvan kesimi yaparken 34 bin 803 yerli büyükbaş hayvan kesimi gerçekleştirdi. Ankara Sincan Kombinası ise ithal hayvan kesimi için yüzde 266 kapasite ile çalıştı. Yıllık 10 bin büyük baş kesim kapasitesi olan Sincan Kombinası 2017’de 6 bin 596 baş yerli ve 19 bin 960 ithal büyükbaş hayvan kesimi yaptı.

Küçükbaşta kapasitenin yüzde 3.5’u kullanılıyor

Et ve Süt Kurumu’na ait 9 kombinanın toplam 3 milyon 996 bin 250 küçükbaş hayvan kesim kapasitesi var. 2017 yılında bu kapasitenin sadece yüzde 3.55’lik bölümü kullanıldı. Kombinalarda 8 bin 51 yerli küçükbaş hayvan kesimi yapılırken, 133 bin 707 ithal küçükbaş hayvan kesimi gerçekleştirildi.

Özetle, Türkiye hayvancılıkta yerli üretimi desteklemek yerine ithalata destek veriyor. Hükümetin Et ve Süt Kurumu’na verdiği yetki ile sadece 2017 yılında 687 bin 416 baş sığır, 197 bin 794 küçükbaş hayvan ithalatı yapıldı. Bu ithalata ödenen para 3 milyar 124 milyon lira. Aynı yıl Türkiye’de hayvancılık yapan milyonlarca üreticiye verilen destek 3 milyar lira. İthalata verilen kaynak üreticiye destek olarak verilse ithal edilenden daha fazla üretim olmaz mıydı?






ETİKETLER:
DEĞERLENDİR:
YORUMLAR
  • Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

YORUM YAP